Top Urdu Quotes

Browse top 96 famous quotes and sayings about Urdu by most favorite authors.

Favorite Urdu Quotes

1. "Su çiplak çocuk su tüyük bürk sairi ben-Ve emir ‘kûn' diyor, dogruluyorum-‘bu ülke'den daha biçkin tamlama bilmiyorum.AYAKKABILARINI KAPIMIN ÖNÜNDE GÖRMEYIISTIYORUM!Çünkü bu,Seni seviyorumun içine nal salmak demektir.Ve hareketinin bana durdugunu akla uydurur.Oysa seni sevmem toplumu mesru kilarVe gitmen beni dile indirger sevgilim.…"
Author: Ah Muhsin Ünlü
2. "..eger bir adamin topluma karsi gelecek yetenegi ve cesareti varsa, o, kesinlikle ortalamanin üzerinde demektir. onu durdurmak istersiniz. onu düzeltir ve daha degerli bir hale dönüstürürsünüz, kazandirirsiniz. ondan kim vazgeçebilir? bunu yapmayi yeterince sürdürürseniz, geriye sadece koyunlar kalir."
Author: Alfred Bester
3. "KELIMELERKelimelere dikkat et,Özellikle mucizevi olanlara.Mucizevi olanlar için en iyisini yapariz, Bazen böcek sürüsü gibi toplanirlarSokmazlar ama bir öpücük birakirlar.Parmaklar kadar iyi olabilirler.Oturdugun kaya kadar güvenilir...Ayni zamanda hem papatyalar hem de yaralar gibi...Sözcüklere asigim, evet.Tavandan sarkan kugular onlar,Kucagimda duran alti kutsal portakal,Agaçlar onlar, yazin bacaklari, Ve günes, onun tutkulu yüzü. Genellikle yanilttilar beni.Söylemek istedigim çok sey vardi,Çok fazla hikaye, görüntü, atasözü ve saire...Ama kelimeler yeterince iyi degil.Yanlis olanlari öptü beni. Bazen bir kartal gibi uçarimAma bir çalikusunun kanatlariyla. Yine de dikkat etmeye çalisirimVe onlara nazik davranmaya. Kelimeler ve yumurtalar dikkatle tasinmalidir.Bir kere kirildilar mi, tamiri imkansizdir."
Author: Anne Sexton
4. "It seemed a ruse that fear of death should be the sole motivation for living and, yet, to quell this fear made the prospect of living itself seem all the more absurd; to extend this further, the notion of living one's life for the purposes of pondering the absurdity of living was an even greater absurdity in and of itself, which thus, by reductio ad absurdum, rendered the fear of death a necessary function of life and any lack thereof, a trifling matter rooted in self-inflicted incoherence."
Author: Ashim Shanker
5. "Masatenisi ve bilardoda sen yenerdin, langirtta ben, ayrilik ikimizin birden canina okurdu."
Author: Baris Biçakçi
6. "Ask ile edebiyat arasinda kendince bir iliski kurmustu Hasan da, diger bütün kahramanlar gibi. Önce askini (büyük) göstermek için basvurmustu edebiyata. Duygularini abartan birkaç siir, sabahlari derse girmeden önce Pervin'in eline tutusturdugu özlem, pismanlik, kizginlik mektuplari, ünlü edebiyatçilari askinin sözcüsü yapan alintilar... Sonunda da karsiliksiz askindan arta kalanin süslü tasviri. Yazdigi her seyi çok seviyordu, belki Pervin'den de çok. Ask ile edebiyat arasinda bir tercih yapmis ve kendisini seçmisti."
Author: Baris Biçakçi
7. "Parmaklarimi birlestirip uçlarina tahta cetvelle vurmayi ‘akil eden' ögretmenler, amirinin önünde ellerimi arkada kavusturdugum için ‘Amirin karsisinda öyle durulmaz!' diye kulagima tislayarak koluma asilan memur ve o amir; tuttugum takimi yenen takimlarin oyunculari, taraftarlari, malzemecileri; sevgimi karsiliksiz birakan bütün kadinlar! Alkislayin beni. Ve sen Nesteren, asil sen alkisla, bir tek sen alkisla!"
Author: Baris Biçakçi
8. "Cehennemi yasadin ve simdi istemedigin halde düsmaninla bir bag kurdun. Benden daha iyi bir erkegi hak ediyorsun."
Author: Corrine Jackson
9. "Iskenceden nefret ederdim. Çok iskenceli olurdu."
Author: Darynda Jones
10. "Bu essiz ilahiyatçimiz bu konusmasi üzerine tam sekiz ay önce öyle ter dökmüstü ki, o gün bir köstebekten bile daha kördü, hiç süphesiz keskin görüsünü son damlasina kadar zekasinin en sivri ucunu bilemek için harcamisti. Ama körlügü onu hiç rahatsiz etmiyordu, hatta ona göre satin aldigi söhret yaninda körlügün lafi mi olurdu."
Author: Desiderius Erasmus
11. "Yirmi yilda kaç gece vardir kizim? Kaç saat vardir? Yirmi yil boyunca karimin hala yasayip yasamadigini ve nasil yasadigini düsünüp durdum. Onun ve çocugumun. Tanri bu yüzden var. Endise hiçbir ise yaramaz, dua yarar. Bazen..."
Author: Diana Gabaldon
12. "I challenged things that needed to be challenged at Purdue."
Author: Earl Butz
13. "Mr Earbrass escaped from Messrs Scuffle and Dustcough, who were most anxious to go into all the ramifications of a scheme for having his novels translated into Urdu, and went to call on a distant cousin."
Author: Edward Gorey
14. "I speak Hindi fluently because my mother speaks only in Hindi and Urdu."
Author: Esha Gupta
15. "Bir de benim gibi zavalli hayalperestin hayatina bak! Öldüresiye monoton, gölgelerin, hayallerin, uydurma düsüncelerin tutsagi bir hayat. Kalbi çekilmez iskencelerle dolduran, hep kara bulutlarla kapli, günes yüzü görmemis bir hayat! Oysa bu zavalli Petersburglunun da herkes gibi günese ihtiyaci var; günessiz görülmüs rüyalarin bile degeri yok! Isin en acisi, en sonunda hayal alemi de o çok güvendigimiz, sonsuz sandigimiz alem- yavas yavas yorulmaya, eski canliligini kaybetmeye basliyor. Bütün rüyalarimizi üstüne kurdugumuz düsünceler eskimeye baslayip, yerine yenilerini de koyamayinca, hayal alemi de yikilip yerle bir oluyor ve geride kala kala çali çirpi ve toz kaliyor fakat yasayabileceginiz tek hayat hayal alemiyse, sizi bekleyen baska bir hayat yoksa, ne yapacaksiniz?"
Author: Fyodor Dostoyevsky
16. "Reductio ad absurdum, which Euclid loved so much, is one of a mathematician's finest weapons. It is a far finer gambit than any chess play: a chess player may offer the sacrifice of a pawn or even a piece, but a mathematician offers the game."
Author: G.H. Hardy
17. "Ne kadar uzaklardayiz!" diye içini çekti."Neden?""Kendimizden," dedi psikopos. "Insanin öksüz oldugunu ögrenmek için bazen bir yila ihtiyaci olmasi sence haksizlik degil mi?" Bir yanit alamayinca da, hasretini açiga vurdu: "Bu gece Ispanya'da uyuyor olmalarinin düsüncesi bile içimi korkuyla dolduruyor.""Dünyanin dönmesine karisamayiz," dedi Delaura."Ama bize aci vermemesi için bunu bilmezden gelebilirdik," dedi psikopos. "Galile'ye asil gereken, inanç degil yürekti."
Author: Gabriel Garcí­a Márquez
18. "Haz ve acinin cennet ve cehennemle hiçbir ilgisi yoktur. haz ve aci- pöh! karanlikta, senin teologunun esrimesinin muhammet'in hurilerinden ne farki vardir ki. erkekler ve kadinlarin haz ve aci üzerine kurduklari bu pazar onlarin üzerindeki hayvan damgasidir. kendisinden geldikleri hayvanin onlar üzerindeki damgasi. aci! aci ve haz, bunlar sadece toz toprak içinde yuvarlandigimiz sürece ise yarar.dr. moreau"
Author: H.G. Wells
19. "Yoksullugunu hep unuturdu. Sanki karni hep tok, parasi, isi gücü varmis gibi yasardi. Pek söz etmedi denebilir yoksullugundan.Bir defasinda yoksullugunun üstüne basa basa; onu görmüyormus gibi konustu:'Ben zenginim' dedi.Öyleydi, elbet.Bu giderek bir onur oldu onun için.Yeryüzündeki yerine öyle bakti.Hakli da çikti.-Ilhan Berk'ten ECE AYHAN"
Author: Ilhan Berk
20. "Urdu can not die out because it has very strong roots in Persia. The language itself is not only just the language of the Muslims, but it's also the language of the Hindus."
Author: Ismail Merchant
21. "Görünürde hiçbir degisiklik olmadigi, her seyin tekdüze yasandigi günlerde Buck, havanin yavas yavas sogudugunu hissediyordu. Bir sabah geminin pervanesi durdu ve heyecanli bir hareketlilik basladi. Buck ve diger köpekler gemideki bu hareketliligin farkina vardilar. Ne oldugunu anlamaya çalisirken, François geldi, hepsinin boynuna birer ip bagladi, onlari güverteye çikardi. Buck adimini atinca, çamura basmis gibi oldu. Hirlayarak ayagini geri çekti. Yerdeki bu beyaz çamur gökyüzünden dökülüyordu. Buck, anlam vermeye çalisarak basini indirip kokladi, sonra yaladi, dilinde önce soguk, ardindan yakici bir etki biraki ve hemen suya dönüstü. Ne oldugunu bir türlü anlayamadi. Birkaç kez ayni seyi yapti. Çevreden izleyenler bu haline çok güldüler; Buck neden güldüklerini anlamadi ve utandi. O gün hayati boyunca ilk kez kar gördü."
Author: Jack London
22. "Ey varliginin derinligine asla eremedigim Yüce Tanri'm! Ruhum seninle doluyken çoktan beridir neden senden uzak durdum?.. Beni yanina al! Daha fazla bekletme! Katlanilmaz bir özlemle tutusan ruhumun artik gücü tükendi."
Author: Johann Wolfgang Von Goethe
23. "Yildiz kümelerni ilk kesfedip onlara ad veren öykücülerdi. Bir avuç yildiz arasina düssel bir çizgi çekince kimlik ve birer imge kazaniyordu yildizlar. Çizgiye islenmis yildizlar bir anlatiya islenmis olaylar gibiydi. Yildizlarin küme olusturdugunu düslemek kuskusuz ne yildizlari ne de onlari çeviren kara boslugu degistirdi. Degistirdigi sey insanlarin geceleyin gögü okuma biçimiydi."
Author: John Berger
24. "Her sey içime dokunurdu. Bir yabancinin pesinden giden bir köpek. Içimi burkardi. Yanlis ayi gösteren bir takvim. Sirf bunun için aglayabilirdim. Aglamistim da. Bacadan tüten dumanin bitisinde. Devrik bir sisenin masanin kenarinda takilip kalisinda.Hayatimi daha az duygulanmayi ögrenmeye harcadim.Her gün daha az duygulandim.Büyümek midir bu? Yoksa daha beter bir sey mi?Kendini mutluluktan korumadan mutsuzluktan koruyamazsin."
Author: Jonathan Safran Foer
25. "I speak Urdu quite a lot, too, and I read a lot of Persian."
Author: Juan Cole
26. "Okyanus cigerlerine kadar su doldurdugu insanlar için özür diler mi?"
Author: Karen Marie Moning
27. "Eger sana âsik olmami istemiyorsan, bu kadar tatli görünmeye bir son vermelisin. Yarin ilk is, hizmetçilerine senin için patates çuvali diktirecegim!"Koluna vurdum. "Kes sesini Maxon.""Saka yapmiyorum. Bu kadar güzel olman senin için zararli. Buradan ayrildigin zaman seninle birlikte birkaç muhafiz göndermemiz gerekecek. Asla tek basina hayatta kalamazsin, zavalli sey." Tüm bunlari sakasina, bana aciyormus gibi söylemisti."Buna engel olamam." Iç çektim. "Kimse dünyaya mükemmel bir sekilde gelmeye engel olamaz." Sanki çok güzel olmak yorucuymus gibi suratimi yelledim."Hayir, bunu engelleyebileceginiz sanmiyorum."(sf:231.)"
Author: Kiera Cass
28. "O zamanlar hep ne çok uyudugumu söyler dururdun. Çogu kez ögleye dogru geldiginde uyuyor olurdum. Biraksalar bütün bir gece ve gün boyunca uyuyabilirdim. Belki de yeni bir güne baslayacak, o günü tasiyacak gücü bulamadigimdan uyuyordum. Yatagimda hiçbir sey, disardaki dünyanin acimasiz kavgasi, hatta salondan gelen bizimkilerin tartismalari bile bana dokunmuyordu. Orada öyle, gizlenmis, kimsenin umurunda olmayan bir canliydim ben."
Author: Kürşat Başar
29. "We have no idea any more what it means to feel guilty. The communists have the excuse that Stalin misled them, murdurers have the excuse that their mothers didn't love them. And suddenly you come out and say: there is no excuse. No one could be more innocent in his soul and conscience than Oedipus, and yet he punished himself when he saw what he had done."
Author: Milan Kundera
30. "Onu öldürmelisin." Lijuan'in göz bebekleri oburca büyürken gözlerini siyah alevler doldurdu. Yüzü, alev almis bir kurukafa gibi görünüyordu. "Onu öldürmezsen, duvarlarinin ne zaman çökecegini asla kestiremezsin.""Peki onu öldürmezsem ne olur?""O seni öldürür. Seni bir ölümlüye dönüstürür." sy 140"
Author: Nalini Singh
31. "Anliyorsun! Anliyorsun ya, seni bu yiyecek! Anlamasaydin mutlu olurdun!"
Author: Nikos Kazantzakis
32. "(..)Sonra Nazli'yi kaybettim. Simdi bazen düsünürüm: Ne olurdu, aramizda her seyi konusmus olsaydik. Nazli bana evden ayrildiktan sonra nasil yasadigini anlatsaydi, neden birdenbire kaybolmak istedigini açiklasaydi. O kadar sevdigim karimin hayatina ait bir kismi, hiç bir zaman bilemedim. Sanki iki yil, Nazli hiç yasamadi bana göre. Biliyorum, denebilir ki, üzücü olaylarla karsilasacakti; insan, belki de hiç istemedigi sözleri duyacakti. Olsun; hiç bilmemekten, bir insan hayatinin o kadar yilini hiçe saymaktan daha iyidir herhalde. Onun iki yilini yok saymakla, onun bu yillarda neler hissettigini bilmek istememekle, çok sevdigim bu insana da bir bakima hürmetsizlik etmis oldum.(..)"
Author: Oğuz Atay
33. "Önce kelime vardi" diye basliyor Yohanna'ya göre Incil.Kelimelerden önce de Yalnizlik vardi ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnizlik.. Kelimenin bittigi yerden basladi. Kelimeler yalnizligi unutturdu ve yalnizlik kelimeyle birlikte yasadi insanin içinde.Kelimeler,yalnizliligi anlatti ve yalnizligin içinde eriyip kayboldu.Yalniz kelimeler aciyi dindirdi ve kelimeler insanin aklina geldikçe yalnizlik büyüdü,dayanilmaz oldu."
Author: Oğuz Atay
34. "Dünya, benim gibi insanlarla dolu mahallelerden meydana gelseydi, bir beton çölüne dönerdi. Insanligin ve insansizligin yüz karasiydim. Kendime acimak istedim. Mutlak bir ümitsizlige düsmek istedim. Belki tam düstükten sonra çikmak kolay olurdu. Fakat, bütün bu düsündüklerimin, kelimelerden ibaret oldugunu biliyordum. Pencereye yaklastim, basimi yukari kaldirarak gökyüzüne baktim. Ay oradaydi. Bildigim ay. Hayir, ben adam olmazdim. Gerçek bir aci duydugumdan bile kuskum vardi."
Author: Oğuz Atay
35. "Hakaretler yagdirdigi gazetelerin ondan gittikçe daha çok söz ettiklerini, yüzlerine tükürdügü ödül jürilerinin ona yeni ödüller yetistirdiklerini, sövgülere bogdugu tiyatrolarin onun oyunlarini sahnelemek için pesinden kosturduklarini görenler, inanmak istedikleri bir masalin aslinda "masal" oldugunu anladiklarinda içlerini saran bir düs kirikligina kapilirlar. bu, romancinin dünyasiyla, roman kahramanlarinin dünyasinin birbirinden apayri dünyalar oldugunu bir kere daha hatirlamak için iyi bir firsattir. ama bu dünyanin israrla "otobiyografik" olmak istedigini ve bütün gücünü gerçek bir öfkeden aldigini düsündügünüzde, okudugunuz her Bernhard romanindan sonra, romanlarin içinden geçerek hayalinizde kurmaya çalistiginiz "degerler dünyasinin" neden hep sizi tipki romanlarin kendisi gibi, karikatürleri hatirlatan bir oyunun içine soktugunu sezersiniz."
Author: Orhan Pamuk
36. "Bazan Füsun'un hayallere daldigini yüzünden anlar, onun hayal ettigi ülkeye gitmek ister, ama kendimi, hayatimi, agirligimi, masada oturusumu çok umutsuz bulurdum."
Author: Orhan Pamuk
37. "If God existed (a question concerning which Jubal maintained a meticulous intellectual neutrality) and if He desired to be worshiped (a proposition which Jubal found inherently improbable but conceivably possible in the dim light of his own ignorance), then (stipulating affirmatively both the above) it nevertheless seemed wildly unlikely to Jubal to the point of reductio ad absurdum that a God potent to shape galaxies would be titillated and swayed by the whoop-te-do nonsense the Fosterites offered Him as "worship."
Author: Robert A. Heinlein
38. "What is a turducken? An exclusive culinary creation available by special order from some little Cajun town down south. Entirely deboned, a turducken consists of a turkey, stuffed with duck, stuffed with a chicken, like an edible Russian nesting doll. Some were stuffed with alligator, crap, shrimp; my favorite was the traditional cornbread variety."
Author: S.A. Bodeen
39. "Hayatimizin, birtakim ehemmiyetsiz teferruatin oyuncagi oldugunu, çünkü asil hayatin teferruattan ibaret bulundugunu görüyordum. bizim mantigimizla hayatin mantigi asla birbirine uymuyordu. bir kadin, trenin penceresinden disari bakabilir, bu sirada gözüne bir kömür parçasi kaçar, o ehemmiyet vermeden bunu ovusturur ve bu minimini hadise dünyanin en güzel gözlerinden birini kör edebilirdi. Yahut bir kiremit, hafif bir rüzgarla yerinden oynayarak, devrin gipta ettigi bir kafayi parçalayabilirdi. göz mü mühim kömür parçasi mi, kiremit mi mühim kafa mi diye düsünmek nasil aklimiza gelmiyorsa ve bütün bunlari nasil hiç mütalaa yürütmeden kabule mecbursak, hayatin daha baska türlü birçok cilvelerine de ayni tevekkülle katlanmaya mecburduk."
Author: Sabahattin Ali
40. "Insan oturdugu odanin duvarlarindan biri yok oluvermis gibi bir noksanlik, bir çiplaklik duyuyor, bir gün evveline kadar kolumuz, bacagimiz gibi pek tabii surette mevcut olan bir seyin birdenbire hiç olmasina inanmak istemiyordu."
Author: Sabahattin Ali
41. "Zaten küçüklügümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kismini ilerisi için saklamak isterdim... Bu hal gerçi birçok firsatlari kaçirmama sebep olurdu, fakat fazlasini isteyerek talihimi korkutmaktan her zaman çekinirdim."
Author: Sabahattin Ali
42. "...Her neyse, Cyrus ve Val nerede?"Emma gözlerini devirdi. "Noah, sana onu böyle çagirmamani söylemistim. Tanri askina, kadin iki bin yasinda bir savasçi, Denny's de çalisan bir garson degil."Noah, siritti, kanepenin içine iyice gömülürken kollarini gögsünün üstünde birlestirdi. Uzun boylu, uzun bacakli esmer kadini düsününce siritmasi sehvetli bir siritisa dönüstü. "Hey, o bana otuz yasindaki seksi bir kadin gibi görünüyor ama."Annesi kafasini iki yana sallayarak homurdandi. "O seni canli canli yer çocugum.""Dogru. Ama bu benim hosuma gidebilir.""Ah." Emma suratini eksitip Noah'in kafasina vurdu. "Annenle böyle konusma."
Author: Samantha Young
43. "Kanciklarimdan biri bir sürü melez dogurdu. Bir süre öncesine dek farki anlayamacagimiz kadar küçüktüler. Fakat... Eh, ben saf kan olacaklarini umuyordum.""Köpeklerden mi kadinlardan mi bahsediyoruz?""Hangisini tercih ederdin?" Dorian, Celaena'ya muzipçe gülümsedi."
Author: Sarah J. Maas
44. "Hiçbirimiz ötekinden daha iyi degiliz. Ayni yolda, yalnizca bir adim ilerde, ayni yolda, ayni aliskanliklarla, yalnizca bir adim ilerde. Biraz daha atak, biraz daha serseri olmak, o kadar. Gece ilerliyor. Içkiler tükendi. Meraklar, yorgunluklar. Simdi giderler. Hiçbir sey degismemis olur. Yemekten sonra oturdugumuz koltuklardan, hiçbir sey yapmamis, hiçbir seyi degistirmemis, gelistirmemis oldugumuz halde yorgun, ölesiye yorgun kalkariz; kapimizi kapar, bakariz yüzyüze, yabanci."
Author: Sevgi Soysal
45. "Credere quia absurdum est"
Author: Tertullian
46. "Haftalardir, mutsuz oldugu için olaylara baska anlamlar yüklüyordu; ara sira yoldan geçen temiz yüzlü, iyi kisileri durdurup "Mutsuzum" demek geliyordu içinden, yolda sarki söyleyen bu ihtiyar kadin, her seyin düzelecegine inandirirdi Lucrezia'yi. ... Ne saçma bir düstü mutsuzluk."
Author: Virginia Woolf
47. "Quando l'ombra del telaio si disegnò sulle tendine era tra le sette e le otto del mattino, e fui di nuovo dentro il tempo, sentendo il ticchettio dell'orologio. Era quello del nonno e quando me lo diede il babbo disse: Quentin, eccoti il mausoleo di ogni speranza e desiderio; è molto probabile, purtroppo, che te ne serva anche tu per ottenere il reducto absurdum di ogni umana esperienza, che non farà per i tuoi bisogni individuali più di quanto fece per i suoi o per quelli di suo padre. Non te lo do perché tu possa ricordarti del tempo, ma perché ogni tanto tu possa dimenticarlo per un attimo e non sprecare tutto il tuo fiato nel tentativo di vincerlo. Perché, disse, le battaglie non si vincono mai. Non si combattono nemmeno. L'uomo scopre, sul campo, solo la sua follia e disperazione, e la vittoria è un'illusione dei filosofi e degli stolti."
Author: William Faulkner
48. "Çocuk, ellerini koynuna sokmus büzülmüstü. Yasli adam geldi çocugun yanma oturdu. Ocagin gür yalimlari arkalarina tuhaf gölgeler düsürüyordu. Bu gölgelere bakarak adam, çocugun kafasindan ne geçiyor, anlayabilirdi. Yasli adam da uzun zaman bir yerde durmayan, yalimlara göre yer degistiren gölgelere gözünü dikti."
Author: Yaşar Kemal
49. "Sigara içmeye basladigim yillarda, izmariti dudagimin bir kenarinda tutar, Camus'ye benzedigim düsüncesiyle mutlu olurdum. Ah, zavalli ergen."
Author: Yekta Kopan
50. "Devetüyü Yüksekkaldirim'dan, açik mavi Tophane'den yana yürüyordu. "Tanrim, hangisi?" Kösede bir an durdu. Sonra devetüyünün arkasindan gitti. Her sey o bir anlik durusta olup bitmisti. Gene yanildi. Açik mavili B. idi. Onun arkasindan gitseydi hikaye bitecekti. Ama o Güler'le gitti."
Author: Yusuf Atılgan

Urdu Quotes Pictures

Quotes About Urdu
Quotes About Urdu
Quotes About Urdu

Today's Quote

The World is Bright & Beautiful"
Author: Atul Tiwari

Famous Authors

Popular Topics